8 Ekim 2012 Pazartesi

Eskişehir gezisi ''Part 1''

         
          Gittim, geldim, çok fotoğraf, görülecek çok yer olduğu için bir kaç post hazırlamaya karar verdim.

İnterneti kulanmayı seviyorum, Eskişehir'e gitmeden önce saatlerce çalışma yaptım internet başında :)
Eşim diyor zaten ''Ben bu interneti senin kadar verimli kullananını görmedim'' :)
Ama en çok bloglardan yararlanmaya çalışıyorum, çünkü genelde en doğru ve detaylı bilgiyi ilk ağızdan duymuş oluyorum.
Bende gitmek, görmek isteyenlere yardımcı olmak için postu detaylandırmaya karar verdim.


Eveeet, ilk Eskişehir fotoğrafımız bu. Otogarda indik, hemen önünden tramvay geçiyordu binip, çarşı durağında indik, 
Üç dakika yürüdük, manzara bu... Bayıldım...


Şehrin ortasından Porsuk nehri geçiyor, e hal böyle olunca, sayısız köprü var, kimi araba trafiğine açık, kimi kapalı.


Ve renk renk boyamışlar, tabi ki ben en çok pembeyi sevdim :)


Bu köprüyü görünce de, Hindistan'ı çağrıştırdı.
Porsuk boyunca uzun uzun yürüdük, otele eşyalarımızı atıp, dooooğru meşhur Odunpazarına gittik.


Evlerin hepsi birbirinden şirin, sokaklar birbirinden renkliydi.


Küçük bir cam atölyesine rastgeldik, içeriyi gezdik, hata bir kaç hatıra bile aldık çıkmadan :)

Aşağıdaki yeşil ayna bildiğiniz soda şişeleriyle yapılmış. Muhteşem bir geri dönüşüm değil mi?


Atölyeden görüntüler





Takılar, kiraz küpelere dayanamadım, aldım, hatta şu an kulağımda :)


Yine odunpazarı evleri,



Yine,


Yine,


Ve yine,



Odunpazarının yukarı taraflarında kalıyor Kurşunlu camii ve külliyesi


Külliyenin içinde sanata yer verilmiş, bunlar lüle taşı, Eskişehir'in meşhur taşı,
Neler yapmışlar neler, şaştım kaldım, dakikalarca izledim yapılan çalışmaları


Santranç takımı yapmışlar, şahane,


İnce ince dantel gibi işlemişler


Hele de bu saat, ne kadar zarif olmuş baksanıza, hayran kaldım



Bu da cam atölyesi, içerde sürekli çalışmalar oluyor, gidip, oturup izleyebilirsiniz


Ne yapıyorlardı çok merak ettim ama tabi ki bitmişini göremedim o kadar kısa süre içinde.


Bunlar sergilenenlerdi


Şunlara bayıldım, incecik yapmışlar camı, inanılmaz gibi görünüyor


Şuna bakın, bildiğiniz heykel yapılmış, vay bee :)


Evet, evet bu da bir ahtapot, yapan yapmış, denilecek pek bir şey kalmadı



Ve odunpazarının en uç noktasında Şelale Park varmış, iyi çıkalım dedik, çık çık bitmedi,
Neyse vardık oturduk, hava bir bozdu, öyle şimşekler çakıyor ki, zıplıyorum yerimden (ayıptır söylemesi şimşekten korkarım da birazcık, yarım saat kadar şiddetle devam edince oturup hüngür hüngür ağladım, zangır zangır titredim falan, yağmur durur diye bekledik, durmadı, hiç gezemeden koşa koşa yokuş aşağı inip kendimizi taksiye zor attık, ordan da otele gidip, ilk günü bitirdik,
Sıra ikinci günde, yani bir sonraki postta ;)














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder